
“Sadece gönülden davet edebilir, ilham verebilir ve alanı yaratabilirsiniz…o kadar… Bu harika ve yeterlidir zaten.”
İnsanlar sizinle hayallerini paylaşabilir,
Artık nasıl tavırlara katlanamadıklarını,
Nasıl bir kadına/erkeğe, ilişkiye, yaşama ya da arkadaşlığa özlem duyduklarını anlatabilirler.
Ve özlem duydukları şey önlerine gelse ya da hayallerine giden adım önlerinde apaçık belirse bile göremeyebilir, harekete geçemeyebilirler…
Bizler özlem duyduğumuz değil, sadece ve sadece “hazır” olduğumuzu deneyimleyebiliriz…
Hazır hale gelene kadar da başka başka deneyimler, duygular ve varoluş hallerinden geçeriz… Ta ki özlem duyduğumuz şey ile bir olana yani ona hazır olana dek…
Hem istemediğimiz geldikçe önümüze, neye özlem duyduğumuz, neye ihtiyacımız olduğunu daha da iyi anlarız…gittikçe daha çok biliriz.
Bilinmeyenden çok korkarız, bu özlem duyduğumuz şey olsa bile…
Daha azıyla yetinmişizdir zaten bugüne kadar, değersizlik duygusuyla yarattığımız konfor alanının içinde mutlu olmasak bile, en azından risk ve tehlikeden uzaktayızdır…
Şifa da, ilişki de, yaratım da, tek bir cesaret ve teslimiyet anında, yani hazır olduğumuzda beliriverir…
” Ve işte o yüzden de siz sadece gönülden davet edebilir, ilham verebilir ve alanı yaratabilirsiniz” hem diğerleri hem de kendiniz için… 🌻
Bunları yapmak maskülen enerjinizden, hazır olmayan diğerini ya da kendi içsel parçanızı yargılayıp, zorlamak yerine, elinizden geleni yaptığınızı bilip, güvenip deneyimler arasında gülerek dans edebilmeniz ise dişi enerjinizden gelir. İkisi de gerekli, ikisi de var içimizde. 🌻