
İç dünyamı ve hayal gücümü sembollerle ve mitlerle besleyerek yola devam ettim hep. Böyle yaptıkça seremoni ve kutsal bir meditasyon halinde kalarak yeryüzüne daha çok ait hissettiğimi fark ettim; canlılığın getirdikleriyle, götürdükleriyle daha oyunbaz ve keyifli bir şekilde başa çıktım bu sayede…
Logom da yolda yenilendi:
Zen halkam renklendi, daha bir dişileşti…:)
İçine Şamanın dünyasından Kuzgunum geldi kondu; halkanın içindeki “kımıldamaz zen noktasından” zihninin ötesindeki seremoni dünyasına geçişi müjdeledi…
Tepesinde de güzelim bir lotus açtı…
Bu imaj nereden geldi peki?
Bir öğleden sonra, Çemberlitaş’ta ışıklarda beklerken, gözüm II. Mahmut Türbesi’nin tepesindeki halkanın içine bir anlığına konan kargaya ilişmiş ve uçmadan kendisini yakalamıştım.
Fotoğraftan logoya geçiş de harika kardeşim Ali’nin tasarımıyla…
İyi ki kardeşler var, yol var, hizmet var, semboller, mitler ve en güzeli de yeryüzü var…🖤
Hallelujah!