
“Heartfulness nedir?” diye bir soru aldım bu sabah…
Yazabildiğim kadar yazdım…:)
İki çeşit tavır var yaşamın içinde ilerlerken: acıların, hayal kırıklıklarının, hüzünlerin “kalbi kapattığı” ya da “açtığı” hal…
İlkinde savunma stratejisi olarak kaçma, beklentileri yok etme, boş vermişlik, çeşit çeşit şeyle oyalanma, sorun yokmuş gibi davranma ya da her şeye aşırı bir olumlu bakma hali kendini gösterebiliyor…
Bu bir sağ kalma mekanizması…yer yer faydalı ve gerekli olmakla birlikte derinleştirmiyor, zenginleştirmiyor, yaratıcılığı arttırmıyor, sevgiye doğru götürmüyor ya da iç güdü ile buluşturmuyor…bir nevi düz yazı gibi…gerekli ama içinde dans yok, vücut sıvısı yok, coşku yok…
İkincisinde kalp alanı gittikçe genişliyor…acıya, hüzne, hayal kırıklığına tatlı bir ev sahipliği yapma hali var; ilk hale geçiş yaptığı yerleri görebiliyor, savaşmıyor ama daha önce bin kere de hayal kırıklığına uğramış olsa da, üzülmüş olsa da, kalbin nektarının bu halden süzüldüğünün farkında…Bu hallerin insanları birleştirdiğinin, derinleştirdiğinin farkında; buradan akan nektarla bakıyor yeryüzüne, her seferinde yine yeniden…sinirleniyor, savaşıyor ama hep biliyor ki, her ne olursa olsun, bu dünyada hiç acı çekme deneyimine sahip olmayan bir kalp daha var ve nefeste gizli; kalp alanı genişledikçe ortaya çıkan şefkatten yol alıyor, gül kokusundaki şefkat gibi bir şefkat..:)
Bu şefkati kaybettiği anlar tabi ki olsa da, sihre ulaşımı hep var çünkü dışarıda her ne olursa olsun, içeride atan kalp ritminin, dolaşan sıvıların, nefesin farkında.
Bu öyle sadece anın farkındalığına dair bir şey değil…
Sema dönüyor hüznüyle, her halle dans edebiliyor…yeryüzüne bu hali öğrenmeye geldiğinin farkında.
Çocuklar bilir
Sufiler bilir
Şamanlar bilir
Dansçılar bilir
Şifacılar bilir
Aşıklar bilir
Sihirbazlar bilir.
Ve müjdeli haber şu ki her insanın içinde izin verirse, yola çıkarsa, yola gönül verirse bu arketipler var…
🖤