Sular

Nasıl da ıslak
Nasıl da kırmızı
Ilık kan gibi

Nasıl da dişi

Güneşli bir günde yağmur yağdığında olmadı mı tüm bunlar?

Bir tanrıça ayaklarını daldırdı
Çiçeklerin iki ev ötesindeki göle
Güneşi görüp aldandı çünkü…

Gözyaşındanmış biliyor musun eskiden o göl

Anlattı bana…

Tesadüf bu ya ben de gölün kenarındaydım.

Yüz yıl sonra ise zevk sularıyla dolmuş
Sonra ise yağmurla

Hani insanın utandığı sular var ya
Tanrının yasakladığı sular
Onların gözyaşından bir farkı yokmuş meğer

Anlattı bana 
Hepsini anlattı

Islak ıslak dinledim
Yağmurun altında

Yürümeye başladım
Zevk sularıyla doldum her adımımda

Anlamak istemedim bu sefer neyin kutlamasıdır bu
Esaslı bir kutlamaydı ama 
Aklım ölmüştü

Eve geldim
İş bu ya
Ağladım bu sefer

Haber aldım ki

Gecenin kör karanlığında korkuyu tadarak ölmüş 

çok sevdiğim bir orta dünya canlısı…

Cibran geldi kondu kalbime:

“Bir hazine avcısı, altın ve gümüşünü tartmak için sizi kullandığında, haz ve ıstırap kefeleriniz, ister istemez, yükselip alçalacaktır.”

dememiş miydi sahi?

 Bir Salı daha geçti gitti…

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi:
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close