
21 Aralık en uzun geceye doğru adım adım ilerlerken kendi mağaramıza girmek için uygun bir zamandayız. Kendi gölgemizle daha yakın, daha samimi ilişkiler geliştirmek için harika bir zaman. Bu dönemde rüyalar, belki kabuslar, diğerlerinin bizi çok rahatsız eden davranışları, içine girdiğimiz çözümsüzlükler, tartışmaların hepsi bizim için birer iyileşme aracı olarak görülebilir. Karanlığın içinde kalan hiç bir şeyin kendi kendine gücü yoktur. Üzerine ışık tutulursa güçlü birer araca dönüşürler. Bu dönemde ateşten, sessizlikten, seremoniden, yazıdan çok yararlanabiliriz. Yük olarak taşıdığımız bağları kesebiliriz. Bu dönüşüm dönemlerinde bize iyi geldiğini bildiğimiz insanlar, bitkiler, kokular, müziklerle ve şefkatine güvendiğimiz ortamlarda bulunmamız bu süreci kolaylaştırır. Kendimize eziyet etmeden, kocaman bir sevgi kaynağı ile iletişim kurabiliriz. Hangi taraflarımızı sahiplenmiyoruz, başkalarında görüp de kendimizde görmediğimiz “olumsuz” olarak nitelendirdiğimiz özelliklere bir kartal gibi geniş bir perspektiften bakabiliriz. Ruyalarımızda ortaya çıkan geçmişten taşıdığımız travmalarımıza çok daha nötr ve kişisel olmayan bir yerden bakabiliriz.
Ve bu süreci havadaki sihirle, sudaki akışkanlıkla, ateşteki yok etme gücüyle ve topraktaki merkezlenme gücüyle daha keyifli hale getirebiliriz.
İyi ki!