
Havada farklı bir sihir var bugünlerde; bahar kokusu var. Bahar Martta başlıyor gibi görünse de, Kelt geleneğinden baharın gelişini müjdeleyen bir pagan kutlaması olan Imbolc’a 2 hafta; ilk cemrenin havaya düşmesine de bir ay kaldı. Doğaya daha yakın yaşadığımdan beri iç dünyam, algılarım, hislerim, düşüncelerim de döngülere, elementlere daha çok uyumlanmaya başladı ki zaten bu benim için en kutlu var oluş hali…
“Aslında cennette yaşıyoruz ama algılayamıyoruz: arketipleri, enerjiyi, doğanın yaşayan bilgeliğini görebilmeyi öğrenmek bu cennete bir adım daha yakınlaşmanın bir yolu olabilir. Kültürel koşullanmalardan ve dayatılan yaşam biçiminden sıyrılıp, bedenin, dişil ve eril enerjinin sağlıklı arketipleriyle seremoniler yapmak, doğanın döngülerinde kendi eşsiz varlığını hissetmek elimizde. Bu hal bize doğanın ruhlarıyla daha derinden bir ilişki kurma fırsatı verecek ve başka varoluş hallerini tatmayı öğretecektir…”
der havadaki bu sihir bana…:)
“Kimim” sorusunu sorduktan sonra “cevabın ta kendisi olma” zamanımız, bahar ile yeniden doğma zamanımız adım adım yaklaşırken, bu önümüzdeki haftalar yeniden doğum öncesi içimizdeki ölümlere tekrardan, daha cesurca ve daha fazla sevgiyle bakmak ve onları artık göndermek için çok uygun zamanlar…
İçimizdeki ölümler neler mesela?
Geçmişte kaçırdığımız fırsatlar; “ah şöyle olabilirdi, böyle yapabilirdim hissi veren durumlar”
Olamadığımızı düşündüğümüz kimlikler: “şu kişi olabilirdim, şu işi yapıyor olabilirdim, şununla ortaklık kurabilirdim, şu kişiyle harika bir yaşamım olabilirdi, kendimi şu alanda gösterebilirdim…”
Hala enerji alanımızı yiyen keşkeler
Çok saygı duyduğum bir şaman hocamın dediği gibi: “ölümlerinizden de kurtulun ki yaşam sizi talep etsin…”
Şifa yöntemleri bol, çeşit çeşit;
içerideki ışık kuvvetli;
Sevgi ise çok derin.
🌻🌴🌵