
İddialı şifa laflarını sevmiyorum. Niye mi? Ben danışanlarımda da kendimde de kademeli, gelgitli, ayın döngülerine benzer dolanan, karanlıkta yaşamayı bildikçe aydınlığı güçlenen, deneyimlerle, yollarla, dıştan vaat edilenle değil içten gelen tanımsız ama fena halde net ve açık müzikli, kokulu bir dişi enerji ile, zenin hiçliği, şamanın eylemi, anların dansı ile devam ediyorum. Yolculuğu unutturup hedeflere odaklayan söylemleri görünce hayret ediyorum, bazen öfkeleniyorum, bedeni yok sayan, görmezden gelen tuhaf inanışları, terapileri, garip Netflix dizilerini, azarlama hakkına sahip olduğunu sanan eril terapi hallerini, beyaz ırk dışındaki ırkları sinsice aşağı gören feminist dişi enerji söylemlerini, olduğundan fazla gösterilen ve insanı yok yere umutlara sürükleyen herseyi açıkça ve kalbimden kınıyor, kendi içindeki bilgelikten, bedenin sana verdiklerinden uzaklaştıran herseyden ne kadar ama ne kadar bilge ve şaşalı görünse de uzak duruyorum. 🙂