İlk kez yatılı bir çalışmaya ev sahipliği yapmış olmanın neşesi içerisindeyim. Hep istediğim, merak ettiğim bir şeydi, bir dileğimdi…
Peki neler yaptık biz?
Birbirimize kutsal tanık olduk öncelikle; yaşamın içerisinde akıp giderken öykülerimiz yargılananabiliyor, duygularımız yok sayılabiliyor ya da normalleştirilebiliyor ya da hiç talep etmediğiniz tavsiyeleri dinlerken bulabiliyoruz kendimizi ki işte bu durum zaman içerisinde sinsi bir utanca neden oluyor derinde bir yerlerde. “Kutsal tanıklık”, “alan tutma” işte tam da bu noktada şifalı oluyor…
Peki başka neler yaptık?
İçgüdülerimizin, doğrudan bilme hallerimizin peşinden gittik.
Öykülerimizi onurlandırdık.
Kendimize aşk mektubu yazma söz konusu olduğunda ne kadar yetenekli olduğumuzu keşfettik!
Birbirimize akıttık, diğerini beslerken kendimizi besledik ve güçlendik.
Birlikte ses çıkardık, bitki dumanlarıyla şifalandık, yenilenmek için ateşle yaktık, zamanı yavaşlatmak için farkındalıkla yürüdük, güldük, ağladık ve biraz da anladık 🙂
Ve Şebi Aruzu da asla unutmadık!
İyi ki!