Dün arzularının sonuçlarından korkan bir danışanlaydım.
“Arzularım gerçekleşirse başkaları üzülür mü?
Arzularım gerçekleşirse,
hiç bilmediğim bir ben ile karşılaşırsam ne olur?
Ya daha çok görüneceğim için daha çok yargılanırsam?
Ya bencil olarak adlandırılırsam?
Ya alışık olduğum yerlerden uzaklaşırsam?
Ya bilinmeyen beni korkutucu yerlere götürürse?
Ya toplumdaki rollerimden çıkıverirsem?”
Neyi arzuluyorum derinlerde, kemiklerimde, iliklerimde?
Daha çok var olmak mı istiyorum?
Ya da daha çok hissetmek yeryüzünü?
Daha canlı bir cinsellik mi istiyorum acaba?
Daha çok sevmek ya da?
Daha çok sevilmek mi yoksa?
Bir ilişki mi istiyorum?
İlişkimi bitirmek mi?
“Görülmek” mi istiyorum?
“Duyulmak” mı?
Daha çok para mı istiyorum?
Yaratmak mı istiyorum?
Yarattıklarımı paylaşmak mı?
Sağlıklı beslenmek mi?
Bedenimle barışmak, bedenimde daha çok teslim olmak mı?
Ya da sonunda neyi arzuladığımı bulmak mı?
Neyi arzuluyorum ben?
Bu sahne ise geçen haftadan, Yanartaş, Chimera’dan. Bu ateşler burada sürekli yanıyor ve çok uzun süredir oradalar… Efsaneye göre, bu alevlerin Yunan mitolojisinde aslan başlı, keçi gövdeli ve yılan kuyruğuna sahip, ateş püskürten dişi canavar Chimera’dan geldiğine inanılıyor. Bu yaratığın yerin 7 kat altında yaşadığı öğrendiğimde ise, yeraltına inişini hatırlayarak İnanna ile ilişkilendirdim, bu yer ile bağım biraz daha güçlendi. Ben arzularımı en çok kök çakramda hissettiğimden, özellikle de yerin yüzüne oturup da yerin altındaki ateşi hissettiğimde daha çok var olduğumdan, dün danışanla bir Chimera/İnanna meditasyonu yaptık:)
Meditasyondan yanımıza şu soruları aldık:
Arzumun korunun, varlığının beni beslemesine izin verebilir miyim, tam kök çakramdan başlayarak?
Onu tüm benliğim ile sahiplenebilir miyim?
Onun bana öğretmesine izin verebilir miyim?
李