Bir süre kötü hissetmek istiyorum. İyi olmak için ne yapmalıyız vs. gibi bir yazı, teknik, metot hiç bir şeyle ilgilenmiyorum. “Mutsuz olmak- Bir Yüreklendirme” kitabını anımsıyorum bol bol. Paylaşanlarla ilgili kesinlikle hiç bir eleştirim de yok; bundan çıkar ve satış hedefleyen Gazete Oksijen vb. yayınlar hariç…Arada doğal olarak gelen iyilik anlarım oluyorsa oluyor ki zaten bence iyilik ve esin hali tam da bu. Fena öfkeliyim de, hükümetinden, şirketine, tanımadığım ülke vatandaşından, sisteme… Twittera girdim ilk defa, ülkede ne kadar çok zombi varmış diye düşündüm. En son geçen Pazar müzik dinlemiştim keyiften; umutsuz değilim, 6 gün sonra havaya cemre düşeceğini iki gündür aralıksız öten bülbüller, karlar erirken çıkarken şıpır şıpır sesler ve tazelenen tabiattan sebep farkındayım. Fark ettiğim anda da sanki hemen evin içine kaçıp perdeleri kapatıyorum zihnimde. Biraz olsun gerçekten yardımımın dokunduğu zamanlarda huzur buluyorum. Neredeyse tümü Hatay, İskenderun’da olan akrabalarımın hayatta olduğunu hatırlayıp şükranımsı bir his duyuyorum. Sorumluluğu bende olan hayvanlarım olmasa oraya giderdim. Gidemiyorum. Yaşar Kemal’ın kendi ağzından bir şiir dinlerken canım yumuşadı az önce; yumuşayınca azıcık yazıverdim, nasıl sertleşmişim şu an iyice anladım. Nasıl üzgünüm.